Sosyal Medya

Nöral Terapi Nedir

Nöral Terapi Nedir

Nöral terapi ya da nöral tedavi tanımlaması iyileşme için bedenin network ağına, uyarıcı ve düzenleyici etki edilmesi anlamında kullanılmaktadır.

Nöral terapi ya da nöral tedavi tanımlaması iyileşme için bedenin network ağına, uyarıcı ve düzenleyici etki edilmesi anlamında kullanılmaktadır.

Otonom sinir sistemi tüm bedenimizi kapsayan network’tür. Kablo gibi sinirlerden oluşmaz. Hücrenin elektriksel potansiyeli, hücreler arası sıvı ve sinirlerden oluşan matriks sistemdir.

Nöral terapide otonom sinir sistemi düzenlenir. Bozucu alanlardaki olumsuz uyaranlar nötralize edilir.

Hastalıklarımızın ve geçmeyen ağrılarımızın temelinde otonom sinir sisteminde oluşan bio-elektriksel hasarlar yer almaktadır. Yaşamımız boyunca geçirdiğimiz mikrobik hastalıklar, ameliyatlar, kazalar, fiziksel ve psikolojik travmalar bio-elektriksel sorunlu alanlara sebep olabilmektedir.

Bademciklerimiz iltihaplandığında, dişimiz çürüdüğünde, diş tedavisi olduğumuzda ya da sezaryen gibi bir ameliyat sonrası o bölgedeki iletişim ağı etkilenir. Yaşam boyu kalıcı olabilen bio-elektriksel hasarlar oluşabilir. Bozucu alan denilen bu bölgelerin cildine yapılan nöral terapi ile iletişimdeki bozukluk düzeltilmektedir.

Nöral terapi bir enjeksiyon tedavisi olarak algılanabilir ama amaç iğneyle ilaç zerk etmek değildir. Aslında en önemli tedavi edici özelliği hekime bozucu alan yaklaşımını kazandırmasıdır. Böylece hekim hastalığın kaynağını bulmak konusunda ciddi yol gösteren bir perspektif kazanır.

Nöral Terapi Nasıl Uygulanır

Nöral terapi; sinir tedavisi, iğne, enjeksiyon kelimelerini içerir. İğneler sinire yapılmaz. Otonom sinir sistemi her yerdedir. Nöral terapinin amacı uyarım sağlamaktır. Enjeksiyonlar uyarım amacıyla yapılır.

Nöral terapide çoğunlukla cilde yapılan küçük iğneler yeterli olur. Ayrıca organlara, vücuttaki tüm yara ve ameliyat izlerine uygulama yapılabilir.

Bu iğneler “bir yere ilaç zerk etmek” tarzında değildir. Amaç otonom sinir sisteminde olumlu uyarımı oluşturmaktır. Tüm nöral terapi disiplini içinde daha farklı derin iğneler olsa da Gökmen Yaklaşımı’nın uygulandığı hastalar grubunda bu uygulamalara gerek yoktur.

Nöral terapi bir iğne tedavisi olarak algılanmamalıdır. Ayrıca ciddi iğne fobisi olanlara dahi rahatlıkla uygulanabilir. İğneler sinire yapılmaz, cilde yapılır. Kullanılan kısa etkili lokal anesteziğin (procain) bio-elektriksel etkisinden faydalanılır.

Kaynak: http://www.hekimzade.com/noral-terapi.shtm

Nöral Terapi Etkili ve Uzun Süreli Tedavi Sağlar

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Özcan Hız; Otonom sinir sistemi; kalbin çalışması, kan basıncının kontrol edilmesi, hormonların düzenlenmesi, sindirim sisteminin çalışması, bağırsak hareketleri, idrar çıkartılması, cinsel işlevler, adet görme, terleme ve vücut sıcaklığının ayarlanması gibi temel işlevlerden sorumludur.

Özetlemek gerekirse otonom sinir sistemi her hücre ile bağlantısı olan ve her hücrenin bilgisini anında vücuda ulaştıran ve vücudun dengeli çalışmasını kontrol eden bioelektriksel bir ağdır.

 Bu ağda meydana gelen bozukluklar hastalıklarımızın ve dolayısı ile ağrılarımızın temelini oluşturur. Yaşamımız boyunca geçirdiğimiz mikrobik hastalıklar, diş tedavileri, her türlü kazalar, ameliyatlar, fiziksel ve psikolojik sorunlar bozucu alanlar oluşturarak otonom sinir sisteminde hasarlara neden olmakta ve bu da çeşitli ağrılı durumların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Nöral terapi bu bozukluklar üzerine iyileştirici etkisi olan bir tedavi şeklidir. İlaçlarla tedavi edilemeyen birçok durumda etkili ve uzun süreli tedavi sağlar" diye konuştu.

Nöral Terapi’nin Tarihçesi

Nöral terapi 1920’lerde Alman iki hekim kardeşin Ferdinand ve Walter HUNEKE’nin dikkatlerini çeken bir olayla başlamıştır. Her iki hekim migrenini bir türlü geçiremedikleri kız kardeşlerine romatizmal hastalıklar için önerilen bir ilaç kompozisyonunu damardan uyguladıklarında kız kardeşlerinin daha ilaç bitmeden ani olarak ağrısının geçtiğini, neşeli ve mutlu bir hale geldiğini gözlemlemişler.

 Bu durumu araştırdıklarında yanlışlıkla damardan değil kalçadan uygulama için olan preparat formunu enjektöre çektiklerini, bu formun damardan olandan farklı olarak procain içerdiğini fark etmişlerdir. İlaç daha emilmeden olan iyileşmenin ise içerdiği kısa etkili lokal anesteziğin damarı çevreleyen sinir ağına olan etkisine bağlı geliştiğini keşfetmişlerdir.

Huneke kardeşler bu şanslı hata ile nöral terapinin temelini atmışlardır. Sonrasında 3 yıllık çalışma ve deneylerini ‘Lokal Anesteziklerin Alışılmamış Uzaktan Etkileri’ adı altında tıp dünyasına sunmuşlardır.

1940 yılında Dr.F.Huneke sağ omzunda bir türlü geçmeyen ağrı ve hareket kısıtlılığı olan hastasını, omuz bölgesine uyguladığı tedavi ile iyileştirememiştir. Ancak aynı hasta kısa süre sonra çocuklukta geçirdiği sol ayağındaki kemik iltihabı yarasının tekrar ağrıdığını belirterek başvurmuştur.

 F.Huneke bu bölgeye procain uygulaması sırasında, tam tersi taraf omzunun ağrısının anında geçtiğine şahit olmuştur..  Bu durum ‘flash etki-yıldırım etkisi” olarak tanımlanmaktadır. F.Huneke bundan sonra nöral terapinin babası olarak kabul görmüş ve bozucu alan uygulaması nöral terapide yerini almıştır.

Nöral terapinin bilimsel temeli bu çalışmalar ile açıklanmış olsa da halen oluşturduğu olağanüstü iyileştirici etkide açıklanacak bilgiler mevcuttur. Batıda bilim dalı olan nöral terapi, İsviçre Bern Tıp Fakültesinde Dr.Lorenz Fischer yönetiminde Nöral Terapi kürsüsü olarak yer almaktadır.

 Meksika başta olmak üzere Latin Amerika ülkelerinde 2 yıllık uzmanlık dalıdır. Ülkemizde ise son yıllarda uygulanmaya başlayan bu tedavinin yaygınlaşması ve daha çok hastanın sağlığına kavuşması dileğiyle…

Kaynak: http://www.akupunkturterapi.com/haber/45/noral-terapi-8217-nin-tarihcesi